Kayıtlar

Beyin "use it" ?

Resim
        Şu fotoğrafı gördüğümüz zaman bi gülümseme gelir herkese.Eminim.Ama şu meretin y üzde yüzünü kullansak ne olur acaba sorusu gelmiyor mu size?. Genelde beynimizin yüzde 2-3 hatta yüzde 10'unu kullandığımız söylenir. Bu genelde geri kalan yüzde 90'ı da kullanabilsek ne olacağı tartışmasına neden olmaz mı ?      Bu durumu yani geri kalan yüzde 90 ı kullanılarak nelerin olabileceğini  son yıllarda en iyi anlatan filmleden biri. Bence fransız yapımı "Lucy" filmi.  Aga hatun boyut değiştiriyor artık .       Bu düşünceler ya da bu tarz filmler yapıladursun  New York Üniversitesi Sinirsel Bilimler Merkezi'nden Peter Lennie'nin yakın zamanlarda yazdığı bir makale, beynin ideal olarak nöronların yüzde üçünden fazlasını aynı anda çalıştırmaması gerektiğini, aksi halde kullanılan her bir nöronu düzeltmek için, beynin karşılayabileceğinden çok daha büyük bir enerjiye ihtiyaç duyduğunu belirtmektedir.     ...

İlham Veren Son Ders

Resim
Beyin use it  yazım için : https://semihtorun.blogspot.com/2015/03/beyin-use-it.html Hayata Dair yazım için :  https://semihtorun.blogspot.com/2014/12/hayata-dair.htm

Hayata dair

                 " " Yıllar boyu, insanoğlu bir boşluğu imgelerle, illerle, krallıklarla, dağlarla, körfezlerle, gemilerle, adalarla, balıklarla, odalarla, aletlerle, yıldızlarla, atlarla, insanlarla doldurur. Ölümünden az önce, usanmaz çizgi labirentinin kendi yüzünün simgesi olduğunu anlar"  der Borges. Kum kitabının hemen başında.               Unutmak varoluşun doğasının en tatlı yanı.  E n hayin, en uslanmaz alışkanlığımızdır unutmak. Kendini unutmak da gerekir bazen. Ne de olsa yıllarca içine düştüğümüz bir dolu sanrının izlerini silmek öyle kolay olmuyor. Kendini unutmak için, zayıf olmak gerek yine de. Evet evet, güçlü değil zayıf olmak gerek!  Bazen, en derinden gelen iç seslenişlerini duyunca, hele duymak istemediklerimizle başa çıkmak çok zor olabilir çünkü. İnsanın kalbinin derinliklerinden gelen sesleri duymaması için güçlü değil, tam aksi çok zayıf olmak gerekir ki, y...

Onarmak mı, yıkmak mı?

                       Onarmak mı            "Sahip olduğumuz tek şey bir çekiçse,herkesi çivi olarak görürsünüz."           ""  Kumdan bir kale düşünün.Çevresine çok güzel su kanalları yapmış,hendekler kazmışsınız.             Yalnız öyle bir yere inşa etmişsiniz ki kalenizi, dalgalar güçlendikçe önce su kanalları doluyor, sonra heybetli surlarınız tuzlu suyun ellerinde giderek erimeye başlıyor.                 Sizse elinizde küçük plastik kovanız, sahilden topladığınız kuru kumlarla surları onarmaya çalışıyorsunuz. Yaptığınız yamalar, bir sonraki dalganın darbesiyle çirkin şekiller almaya başlıyor.              Küçük plastik kovanızla habire koşturup duruyorsunuz. Kan, ter ve panik içinde!..             O kad...

KOPENHAG Gezi Notları

Resim
                  Masallar diyarı Kopenhag.Hala tarihin,doğallığın ve çevrenin öneminin bilindiği bir ülkenin başkenti.Her ne kadar biz Türkler Kopenhag kriterleri ve görüşmeleriyle tanısak da Danca'da Køvenhavn "tüccar limanı" anlamına gelmektedir.Køven “tüccar” ve havn “liman” demektir. Kopenhag Danimarka'nin başkenti olmakla beraber ayni zamanda ülkenin en buyuk sehridir.        İstanbul'dan turkish airlines ve pegasus un direk uçuşları ile 3 saat sonra Kopenhag'a ulaşabiliyorsunuz.Uçak Danimarka’ya yaklaştıkça muhteşem Baltık denizi kıyılarını görüyorsunuz.Uçak alçalmadan önce Kopenhag-malmö şehirleri arasında yer alan yani Danimarka ile İsveç i birbirine bağlayan mimarlık şaheseri Oresund Köprüsü’nü seyrediyorsunuz.Köprünün sonunda başka muhteşem güzellik başlıyor.Denizin ortasına konumlandırılmış yüzlerce rüzgar türbinleri tarlasını görüyoruz.Şu rüzgar türbinleri hakkında şunu da söylemek isterim ki.Danimarka'nı...

Alıntı

   Üç Maymun ""Görmedim fallaa ,     Duymadım billaa  ,     Bilmiyoomm işte falla billaa !     Bu maymunların tamamen olumsuz sözler içeren bu sözlerle neden yıllardır bu kadar  gündemde kaldığını  merak ettim birden doğrusu ! Olumsuz bir yargının kime ne yararı olmuşta bu kadar sahiplenilmiş yıllarca bu sözler. Bir ilki gerçekleştirdiniz,  helal size maymuncuklar ! Bilipte bilmemezlikten gelme sanatını yıllardır çok iyi icra ettiğinizden dolayı devlet törenle size övünç madalyası verecektir. Bundan sonra da adınız  Tecahül-i arif maymunlar diye anılacaktır. Arif olana gerekmez tarif.  Bazen bildiğini söylememen,  açığa çıkartılmış bilginden daha hayırlı sonuçlar doğurur !      Bildiğini söylememek veya zamanında söylemek kimi zaman erdem sayılır, kimi zaman ise bencilliktir. Gördüğün,duyduğun bir olaya şahit olmak kimi zaman duyarlılıktır, kimi zaman ise büyük bir risk ...

Tahayyül

Resim
"İnsan hayal ettiği müddetçe yaşarmış."  Hayal etmek, yani " tahayyül ". Şimdiler de ise Türkçe’de hayal  etmek  yerine, daha çok hayal  kurmak  fiili kullanıyor. Sözüm ona hayalin gerçeklerle alâkası yokmuş. Hadi yine Batılı bir terim kullanalım,  hayal  güya bir  ütopya  imiş. Gerçekleri yerin dibine batsın, gerçek kimin umurunda? Biz hakikatin peşindeyiz, gerçeğin değil! Gerçek, bakınız işte orada, karşınızda, elinizi uzatsanız dokunabilirsiniz. Peki ama ya gerçeklik? Gerçeğin özü? Kolaysa dokunun, gerçekliğe ( hakikat ) uzatın elinizi, dokunmak ne kelime, ona değebilecek misiniz bakalım? Aslâ! Çünkü gerçek, size gelir, gerçekliğe ise sizin gitmeniz gerekir. Gerçek aşağıda, yanınızda, karşınızda, gerçeklik ise üstünüzde. Bu nedenle gerçeklik mertebesinde olanlar, dilerlerse gerçeğin katına inebilirler, gerçeklerin içinde yaşayanlar, gerçeğin içine gömülmüş olanlar ise isteseler de gerçekliğe çıkamazlar. İnmek için istek, istemek ye...