Kayıtlar

Anlar,Tercihler

Yazı biraz uzun gelebilir ama söyleyim en güzel sözümü en son söyleyeceğim ... Her insan seçimleriyle kendi kaderini belirler. Bu yüzden hayatta ki seçimlerimizin önemi bir hayli artıyor. Bir anların ,bir kararın ile bütün bir geleceğimiz şekillenebiliyor. Bence İşte bu yüzden  İnsanlar an ları ve tercihleriyle var olurlar yaşamda. Zamanımızın da bir o kadar kısa olduğunu düşünürsek ve hala Yaşam bir o kadar güzel ki. Misal yaşamınız da artik bir değişiklik yapmalim   Tercihlerimizi Artık  Kendi Hayallerimizden Yana Kullanalim.Her bir anlarınızın kıymetini bilin çünkü zaman gitti mi geri gelmiyor. Halit Bey yazım : h ttps://semihtorun.blogspot.com/2018/02/halit-bey.html Bir Deli Düşünün Heykeli Dikilsin yazım :  https://semihtorun.blogspot.com/2016/06/bir-deli-dusunun-heykeli-dikilsin.html Not:Bir Tedx sunumundan esinlenilmiştir.  . 

Halit Bey

Uzun saçları ,kalın bıyıkları, takım elbisesi ve hiç üzerinden hiç eksik etmediği atkısıyla eskilerin değimiyle tam bir İstanbul beyfendisiydi, Halit Özdemir Arun Bey. Yalnız tek eksiği "R" leri söyleyememesiydi. Halit Bey,11 Haziran 1923 Ankara da doğmuş, Öğreniminin bir bölümünü Galatasaray Lisesinde yapıp ,Kabataş Lisesinden mezun olmuş. Üniversite yaşantısında Hukuk la başlayıp, İktisat ve gazeteciler fakültelerine gitmelerine rağmen hiçbirini bitirememiştir. Hukuk yıllarının tek getirisi ,ilk eşi olan Sebahat ı tanımasıydı. Sebahat ın babası öncelikle evliliklerine karşı çıksa da ,inadı kırılır ve evliliklerine bir müddet sonra müsaade etmiş . Okulunu yarım bırakması ve işsizliği yüzünden Sabahat Hanım ile uzun uğraşlar sonucunda evlenebilmiştir. Ve daha sonra ikili boşansa bile, Halit bey aynı zamanda ilk kızının annesi olan  Sabahat Hanım’a  mektup yazmaya devam etmiş. Ayrılmalarının nedeni ise Halit Bey sıradan bir aile babası gibi davranmaması ve mantık yerin...

Bir Deli Düşünün Heykeli Dikilsin.

Resim
Bir yazımda “Hayatta aşk yüzünden dünya kaç bucak anlamış, gecesi gündüzüne kavuşmuş, mektuplar yazmış, diller dökmüş, sırf sevmeye inadından aşkını kurutup, bile bile çürütmüş insanları severim.” diye yazmıştım. Şimdi size  Bursa nın ünlü kamberler mahallesinde doğmuş, yaşamış ve mahallesinde ölmüş bil delinin hikayesinden bahsedeceğim. Aşkların en delisi “Deli Ayten” Bursa halkı onu o kadar çok severmiş ki ; öldüğü zaman ölümü gazetelerde yer almış ve cenazesine 3 bin kişi katılmış. 2009 yılında; yaşadığı mahalle kentsel dönüşüme uğradıktan sonra yapılan parkta, Ahmet Hamdi Tanpınar, Zeki Müren gibi Bursa nın ünlü isimlerinin yanına heykeli dikilmiş. Bursa da yerel tiyatrolarda oyunları yazılmış ve sahnelenmiştir. Deli Ayten her gün derme çatma evinden sabahtan yol alırmış. Beyaz elbisesi , Elinde davulu ve cümbüşüyle. Önce kamberler de üç kere vururmuş davuluna , 3 tane deli arkadaşı gelirmiş onunla beraber sonra tüm Bursa yı gezerlermiş 15-20 mahalle her mahallede ye...

Kağnı (19 Mayıs)

Resim
    Sizi birazcık yakın  tarihimize götüreceğim. Bir Adam dan bir ulustan bahsedeceğim.   Yıl 1910 'un Fransa'sı ;  Picardie Manevraları.    Daha 1.Dünya savaşı başlamamış,Savaş daha kapıda gözükmemektedir.     Fransızlar o dönemin yeni teknoloji uçaklarının tanıtımını yapmak için tüm uluslara katılımcıları davet ederler. Tüm uluslar bu yeni teknolojinin tanıtımdan dolayı meraklı ve heyecanlıdırlar. 2 kişilik davetiye Osmanlı devletine de gönderilmiştir. Hükümet tarafından organizasyona katılım için, icratlara meraklı olan Ali Rıza Paşa yı gönderme kararı almışlardır.  Ali Rıza Paşaya davetiye ulaştırılmış ve 1 kişiyi alarak organizasyona iştirak etmesi istenmiştir. Ali Rıza Paşa parlak gelecek vadeden bir subayını  da yanına alarak Paris'e gitmiş.    İlk gösteri uçuşu yapılmış alanda. Herkes büyük bir heyecanla manevraları takip etmiş. Uçak indikten sonra pilotu büyük bi havayla katılımcılara döne...

Palyaço

Resim
Akşamüstü bir kebapçıya gittim. Yemek listelerinde "Dünyanın sonu" diye bir kebap gördüm. Çağırdım garsonu Bu nedir? dedim. Kebap çok acı o yü zden bu ismi verdik dedi. "Bir gün, tiyatronun perde arkasında yangın çıkar. Palyaço gelip salondakileri uyarır. Oysa izleyiciler bunun bir şaka olduğunu düşünüp alkış tutar; palyaço söylediklerini tekrarlayınca alkışlar artar. Bana sorarsan dünya böyle sona erecek: Her şeyin bir şakadan ibaret olduğunu sanan insanların tezahüratları eşliğinde. Bundan yıllar yıllar evvel, “Dünya nasıl sona erecek dersin?” diye soran bir dostuna, Kierkegaard, böyle yanıt vermişti. “Her şeyin bir şakadan ibaret olduğunu sanan insanların tezahüratları eşliğinde…” Başlangıç ve Bitiş… Ünlü filozofa göre, her ikisi de aynı şeydi özünde. Yunan tragedyalarının dediği gibi, başlangıçta her şey bir kaostu çünkü ve evren, kendi kendini yok ederken de geride yalnızca kaos kalacaktı. Boğuk bir uğultu, daha ne olduğunu, nerede olduğunu bile kavraya...

Noel Baba Müslüman Olsaydı

Resim
         Bu ülkede gerçekten tanınmıyor noel baba.Bizim gibi ülkelerde her yılbaşında tartışma konusudur. - Ne gerek var yılbaşına, Kimmiş bu Noel Baba ? Başka bir kültürden başka bir inançtan .Bizden değil. Noel Baba Müslüman olsaydı Ne olurdu acaba?  ona bakış açısı nasıl oldurdu ? Hem ona Müslümanlık daha çok yakışmaz mıydı.Hacı sakallı ,sevecen ,çocuklara hediyeler de dağıtıyor. Tam örnek bir müslüman olmaz mıydı ? :) Kapmış gavurlar mis gibi dedeyi.       Ama Gerçek Bilgi Derinlerdedir .Yakınlaşın..   Aslında Noel baba diye karakterize edilen şahısın dinsel bir motifle hiçbir alakası yoktur ve biz bunu bilmiyoruz.   Bir İskandinav öyküsüdür. Kuzey ülkelerinde yüzyıllardır anlatılan bir öykünün kahramanıdır o .Yukarılardan çok yukarılardan gelen , iyi kalpli , çocuk sever biridir o .Bu hikaye kuzey ülkelerinden, tüm Avrupa ya yayılmış bir masaldır ve masalında kahramanıdır o.   Şimdi biz...

Kahve Çekirdeği

Resim
" Bir zamanlar, her şeyden sürekli şikayet eden; her gün hayatının ne kadar berbat olduğundan yakınan bir kız vardı. Hayat, ona göre, çok kötüydü ve sürekli savaşmaktan, mücadele etmekten yorulmuştu. Bir problemi çözer çözmez, bir yenisi çıkıyordu karsısına. Genç kızın bu yakınmaları karsısında, mesleği aşçılık olan babası ona bir hayat dersi vermeye niyetlendi. Bir gün onu mutfağa götürdü. Üç ayrı cezveyi suyla doldurdu ve atesin üzerine koydu. Cezvelerde ki sular kaynamaya başlayınca, bir cezveye bir patates, diğerine bir yumurta, sonuncusuna da kahve çekirdeklerini koydu. Daha sonra kızına tek kelime etmeden, beklemeye basladı. Kızı da hiçbir şey anlamadığı bu faaliyeti seyrediyor ve sonunda karşılaşacağı şeyi görmeyi bekliyordu. Ama o kadar sabırsızdı ki, sızlanmaya ve daha ne kadar bekleyeceklerini sormaya başladı. Babası onun bu ısrarlı sorularına cevap vermedi. Yirmi dakika sonra, adam, cezvelerin altındaki ateşi kapattı. Birinci cezveden patatesi çık...